Çoğu zaman acıya, az bir zaman mutluluğa ev sahipliği yapan canım yurdumun toprakları...Ülkesine sevdalı her birimizin basarken iç geçirdiği ancak yaşarken maalesef hor kullandığımız topraklar...Öyle derin ve bir o kadar şanlı bir tarihi olmasına karşın 21.yy Türkiye'si, üstelik ileri demokrasinin temelleri ile donatılmaya çalışılan Türkiye'si, hala insan haklarını arıyor ancak bir türlü bulamıyor. Birden başlayıp onlara varan yürek yakıcı şehit haberleri, kadın cinayetleri/töre hadisesi ve daha nice 'acı' arasında geçtiğimiz aylarda kendi 'küçük' ve 'önemsiz' gündemi ile yüreğime taş gibi oturan başka bir acıyı paylaşmak istiyorum izninizle. Bu acı, Van'dan yola çıkan ve Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde seyir halinde iken bir arıza sonucu yanan cezaevi nakil aracında hayatını kaybeden 'yaşamlara' ilişkin. "E şimdi ne var bunda?" demeyin. Aa pardon, öyle ya 'alıştık' artık; siz de haklısınız!
Bu 'canım' cezaevi nakil aracında topu topu beş metrekarelik bir alanda beş mahkum, beş 'insan' müphem bir şekilde sonsuzluğa intikal ettiler. Üç bölümlü nakil aracının orta kısmında yer alan bu beş mahkum, duvarlarını yumrukladıkları, çığlıklarını duyuramadıkları o beş metrekarecikte, henüz yargılanma hakkını bile bulamadan, 'tutuklu' oldukları hayata elveda, sonsuz özgürlüğe ise 'Merhaba' diyerek ayrıldılar aramızdan; bizim 'tatlı' dünyalarımızdan. O uzun mesafeli yola herhangi bir sağlık ve güvenlik tedbiri olmaksızın çıkarılmalarını yahut daha 'insani' bir ulaşım yolunun kullandırılmamış olmasını da bir kenara bırakıyorum (bırakmak istemesem de). Ancak suç işlemiş, cezayı hak etmiş dahi olsa "Yok muydu bu insanların 'yaşama hakkı'?" diye sorgulanmaması, şöyle bir göz atılıp geçilen satır arası haber olması öyle kötü hissettiriyor ki bana kendimi..Rahatça kurulduğum koltuğumda oturmak bile batıyor. Ne yazık...
Kimilerinin yollarına pamuklar döşenirken, bu insanların 'keder ile mahkum' edilmeleri mi gerekliydi? Evet onların ölümlerinin adı tam bu: 'Keder ile Mahkum Olunanlar'...Ölümlerinde bile prangaları bileklerinde olanlar...
Amacım ne suç işleyenleri yüceltmek ne de onların su götürmeyecek haklılıklarına karar vermektir. Ancak şudur ki; özgürlüğünü o soğuk ve ruhsuz cezaevlerinin yüksek duvarlarına, kalın ama ince bir sızıyla iç acıtan parmaklıklarına teslim edenlerin de nefes alma; keder ile değil ecel ile ölme hakları vardır.
'Yaratılanı Severiz Yaratandan Ötürü...' diyebilen engin gönüllü ataları olan bir milletin 'İnsan' ve onun yaşama hakkına öncelikle sahip çıkmasını beklemem de işte bundandır.
Hüma Kuşunun Gölgesi Üzerinize Olsun...
Feride Hande BATMAZ