Güçlü olmak eylemi ile alıp veremediğiniz olur mu zaman zaman...?
İnsan kendini hayli dinleyen, yaşamdaki pek çok şeye yalnızca bakıp geçmeyen, ilmek ilmek düşünen ise güç ile de alıp veremediği olur pek tabi. Hayatta herhangi bir şeyi istemeden yahut üzücü bir olay yaşamadan hatta mutluluğun denemesinden geçmeden çoğumuz ne kadar güçlü olduğumuzu da anlayamayız. Bu sebeple bilelim ki 'güç' kelimesinin üç harfçikten çok daha güçlü bir anlamı var.
Güçlü olmak en başta, her şeyden önce ve evvel sabırlı olmayı gerektiren bir hadise. Sabır belki de gücün ta kendisi ki; bunu iyi bilmek lazım. İsteklerimiz karşısında, yaşadıklarımızın yanında sabrın gücü, gücün de emeli getireceği gerçeğini yakalamak şahane bir şey...
Güçlü olmak bir yetişkin kadar farkında, saf bir çocuk kadar umutlu olmakla da pek alakalı. Bir şey, onu anladığınız ve anladığınızı özümsediğiniz kadar size yakın olur çünkü. Çoğunlukla bizi korkutan düşünceler, kaygılar hatta korkular böyledir. Onları ne kadar anlayıp özümseyebilirsek, onlar artık mutlu sona varacağımız yolda yoldaşlarımız olurlar. Ve ne kadar umudumuzu yüreğimizde inanarak taşırsak sapasağlam koca bir kayanın çakılları olabiliriz.
Güçlü olmak şu canım hayatta su kadar aziz bir duruştur. Hepimiz her koşulda nefes aldığımız sürece gücümüzü umut ve iyi niyetimizle birlikte korumalıyız.
Annemizi, babamızı, kardeşlerimizi, dostlarımızı, yaşamı paylaştığımız adamı/kadını sonuna kadar, en derinden sevmeli ve onların varlığının gücümüze güç kattığını bilmeliyiz.
Bir de sevgili eşimin çok sevdiği "Kontrolsüz güç, güç değildir" sözünü, güç sahipleri olarak kulağımıza küpe etmeliyiz.
Sevgiyle,
Feride Hande Gemici