Feride Hande Gemici
LÖSEMİ, LENFOMA HASTA VE YAKINLARI DAYANIŞMA, EĞİTİM VE GELİŞTİRME DERNEĞİ
Henüz yeni kurmuş olduğumuz Lösemi, Lenfoma Hasta Ve Yakınları Dayanışma, Eğitim ve Geliştirme Derneği'mizin ilk resmi faaliyeti için desteklerinizi ve eğitimlere katılımlarınızı bekliyoruz.
YALNIZLIKLARIMIZÇarşamba, 18 Aralık 2013 15:00
Hafta içerisinde Ulusal Fotoğraf Amatörleri Derneği için bir fotoğraf sunusu gerçekleştirdim. Hazırlık aşamasında nasıl bir konu üzerine fotoğraflarımı belirleyebilirim diye fotoğraf elemelerimi yaptım. Bir de baktım ki seçtiğim fotoğraflarda insan öğeleri daima yalnız ve tek..O halde sunumun konusu yalnızlıklarımız üzerine olmalıydı. İsmi ise Yalnızlıklarımız..      Yalnızlık, büyük kalabalıklar içerisindeyken de, bomboş bir yolda tek başına yürürken de insan ile bütünleşmiş bir haldir. Bu hâlin her zaman farkına varmayız. Oralı olmayız pek tabi. Ama tuhaf ve insanın bir tarafını aciz bir tarafını güçlü hissettiren...
tamamını oku
ZORUNLULUK DEĞİL GÖNÜLLÜLÜKÇarşamba, 04 Aralık 2013 11:00
İnsan yaşamının bir dönemini zorunluluklar için geçirir; farkına bile varmaz. Gittiği okulların, okuduğu bölümlerin, edindiği arkadaşların, verdiği kararların, kurduğu cümlelerin zorunluluktan olduğunu hep sonradan anlar. İşte insan yaşamının iyikileri de keşkeleri de bu şekilde oluşur. Esasında insan yaşam yolculuğu boyunca hep büyür, hep gelişir. Bu herkesin yüce gönüllü bir insan haline gelmesi anlamını taşımaz hiç şüphesiz. Herkes kendi kararınca, kendi gönlünün el verdiği yere kadar olgunlaşır, büyür. Bu sebeple hemen hepimiz için yaşamda zorunluluktan yaptığımız pek çok şey öyle ya da böyle mevcuttur. Yaşamım boyunca...
tamamını oku
YAĞMURDA DANS EDEBİLMEKPazartesi, 25 Kasım 2013 14:34
 “Yaşamak fırtınanın geçmesini beklemek değil; o yağmurda dans edebilmeyi öğrenmektir.” Aslı İngilizce olarak yazılmış bu cümlenin Türkçe çevirisini internette bir paylaşım sitesinde hoş bir fotoğrafın yanına iliştirilmiş olarak okuduğumda, hayatın sanırım tam da bu olduğuna kanaat getirmiş oldum ben de. Yine safi bir mutluluğun olmadığını, mutluluk denen şeyin huzurdan ibaret olduğunu çok sevdiğim bir dostum söylemiş olduğunda da benzer bir doğrulama yapmıştım kendimce. Öyle ya çeşitli zorluklarla karşılaşmadan, ciddi sınavlara girmeden yaşamayı ne zannediyoruz acaba? Yaşamın bizlere güllük gülistanlık bir kır bahçesi...
tamamını oku
BİR AĞAÇ KOVUĞUYUMPazartesi, 18 Kasım 2013 14:48
Bir vakitler okuduğum bir söyleşideki kadının şu sözleri aklıma geldi. Diyordu ki; “Kendimi bir ağaç kovuğu gibi hissediyorum. Henüz hiç filizlenmemiş, koca bir ağaç…”. Kimilerimiz kimi zaman işte tam da böyle hissederiz. Ağaç kovukları olgunluğun, ermişliğin simgesidir. Herkes onların gövdesine yaslanmak, hikmetinden nasiplenmek, bazen dinlenmek ister. Herkesin gözünde ihtişamlıdır. Ancak o kovuk bazen kendi yeşilliğine, filizlerine dönmek ister. Başkalarına sırt, arka olmaktan kendini ihmal ettiğinin farkına bile varmamıştır. Ne zaman ki kovuğu susuzluktan çatlamaya başlar, güveler vücudunu örselemeye başlar aklı başına...
tamamını oku
BİR HASRET, BİN ÖZLEMPazartesi, 07 Ekim 2013 12:16
“Hasretlerimi özlüyorum.” Cümlesinin ardına birçoğumuz bambaşka senaryolar yazabiliriz. Ancak bu sözü söyleyip anlatmak istediklerine devam eden kişinin derdi, sıkıntısı biraz da farklı. Onun derdi bir zamanlar çok emek verip, vefalı davrandığı dostlarına duyduğu hasretin artık içinde olmaması. Yani kırgınlıkları, sergilenen vefasızlıklar içinde  o kadar büyümüş ki; o acı veren hasret duygusunu bile hissedemez olmuş.  Bin koymuş, bir bile alamamış. Fedakârlığı hep kendi yapmış, karşılığını bulamamış. Bu sebeple de bir zamanlar ayrı kaldığı vakitler hasret duyduğu dostlarına artık aynı hasretleri duyamıyor ve kaybettiği hasr...
tamamını oku
BİR VARMIŞ, BİR YOKMUŞPazartesi, 30 Eylül 2013 11:20
Bir varmış, bir yokmuş. Yahut bir yokmuş, bir varmış. İşte yaşam bu iki vaziyet arasında bitmez, tükenmez bir sabırla dönüp duruyor. Biz bu devinimi birbirinden ayırsak da öyle iç içe öyle aynı ki esasında! Yani doğmak ve ölmek. İkisinin birbirinden hiçbir farkı yok. Zaten bu yüzden her ikisini de benzer şekilde karşılamamız bekleniyor Yaradan tarafından. Yaşam zıtlıklarla yaratılmış denilir ya, esasında o zıtlıklar birbiri olmadan var olamayan yani birbirini ‘tamam’ eden şeyler. Bu yüzden ‘var’ı da bir ‘yok’ u da. Yani hepimiz için masalın başı da sonu da aynı. Aynı da, tadı da bir mi? Pek tabi ki okunduğunda lezzete ulaştıran...
tamamını oku
KARŞIYIMPazartesi, 23 Eylül 2013 11:46
Düzen karşıtlığının her zaman anarşik bir anlamı olması gerekmez. Düzene karşı olmak, içinde yaşadığımız toplum tarafından dayatılmak istenen bir dizi törenler, işleyişler ve zorunluluklara taraf olmayan bunlara "karşıyım" diyebileceğimiz bu tuhaflıklar içine o kadar giriyoruz; kalbimizi ve gözlerimizi o kadar karartıyoruz ki farkina bile varamiyoruz. Bu "Yeni Dünya Düzeni" geleneksel sahipliklerimizi çaktırmadan bize ait olmayan başka bir alışkanlık silsilesinin içine sokuyor. Bizler de bunun adına kısaca: Modernleşme, diyoruz.  Degerli okuyan, Modernlik beğenmesek de batıda Rönesans ile gerçekleşen ve belki de birçok...
tamamını oku
SEVGİ, GÜÇ VE CESARETPazartesi, 16 Eylül 2013 17:48
“Birinin içten ve derinden sevmesi sizi güçlü kılar. Birini içten ve derinden sevmek ise sizi cesur yapar.” Bu doğru anlatım sürekli izlediğim bir dizide karşıma çıkınca, üzerine yazmak ve paylaşmak istedim. İnsan daha toy zamanlarında; ilk aşkı, ilk sevgiyi, ilk dostluğu kısacası insan ilişkilerini tanımaya başladıkça önce bir bocalıyor. Acaba diyor “Önce Sevmek mi yoksa Sevilmek mi?”.  Bir süre ki sanırım bu daha çok yeni ergenlik yani ‘delikanlılığa’ ilk adım zamanlarında önce sevmenin peşine düşüyor. Pop yıldızlarını, sinema sanatçılarını, edebiyatçıları hep böyle platonik bir sevgiyle tek taraflı sevmeye başlıyor....
tamamını oku
TOPLUM, AHLAK VE BİZİM ÇOCUKLARPazartesi, 16 Eylül 2013 10:57
Ahlak, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana felsefenin temel kavramları arasında yer almıştır. Tarihe ve dolayısıyla bilime adını yazdırmış düşünürler ahlakın sınırlandırılıp, sınırlandırılmayacağı, kurallarının olup olmadığı yönünde yüzyıllardır tartışıp durmaktadırlar. Bilim adamı yahut benzer bir nosyon sahibi biri değilim. Yalnızca vicdanı ve aklı hür, düşünebilen, hissedebilen bir insanım. Dolayısıyla ahlak da içinde olmak üzere pek çok kavrama kafa yorar, bana ayrılan bu mecrada da sizinle paylaşmak isterim. Bu çerçevede, son zamanlarda bu topraklarda meydana gelen ahlaki yoksunluklar üzerine biraz değineceğim. Geçtiğim...
tamamını oku
BÜYÜK TAARRUZ VE GENERAL TRİKOPİSSalı, 03 Eylül 2013 17:18
Geçtiğimiz günlerde 91.yilıni kutladığımız Büyük Taarruz'un yıldönümüydü. Sonunda kesin bir Türk Zaferi ile sonuçlanan, Kurtuluş Savaşı sonlandırılan ve Mudanya Antlaşması yapılan BüyükTaarruz Yunan Komutası'nı büyük bir yenilgiye uğratmıştır. Bu kutlu zaferi ve Büyük Önder M.Kemâl Atatürk'ü Yunan Komutan Trikopis'in Hıfzı Topuz'a ankattıklarından dinleyelim ve bu zaferi yeniden gururla yâd edelim:"Muhtemel taarruzları önlemek için cepheyi yıkılmayacak bir şekilde tahkim etmiştik. Ve bu cephenin çökmesine ihtimal vermiyorduk. Nihayet 26 Ağustos 1922 sabahı, Türklerin beklenmedik taarruzu ile karşılaştık. Bu taarruz bizim için muazzam...
tamamını oku
MURAT NEHRİ’NE DOĞRU BİR AĞRIPazartesi, 19 Ağustos 2013 11:20
MURAT NEHRİ’NE DOĞRU BİR AĞRI Işık daima doğudan yükselir hiç şüphesiz. Birçok felsefenin, ilimin, bilimin kaynağı da doğunun ta kendisidir. Bu sebeplerle ve topraklarımın doğu olması sebebiyle bunca yaşamımda görmediğim memleketim Ağrı ve civarını görmek  şart olmuştu. Ramazan Bayramı tatilimizi doğunun sarı ve sonsuz güzellikteki topraklarında, özlerimi hissederek geçirdim. Biraz anlatayım… Yolculuğumuzu Erzincan, Erzurum üzerinden gerçekleştirmeye başladık. Doğu’nun Paris’i diye birçok kentin ismini söylerler ancak kanımca Paris güzellemesini hakedenlerin başında Erzincan geliyor. Erzincan yemyeşil caddeleri, şelaleleri,...
tamamını oku
VADİM O KADAR GÜZELDİ KİPazartesi, 12 Ağustos 2013 16:36
İnsanın kişilik oluşumu ve yaşam duruşundaki kazanımların temelinin ailede atıldıgına inaniyorum. Okumayi, yazmayi yaşamlarinin parçası yapmis bir ailenin çocuğuyum. Dolayisyla onlar sayesinde de her anlamda beslendigimi soylemeliyim. Birkaç gün evvel halam ile şu anda bu yaziyi yazdiğim Ağri ve doğu seyahatimizle ilgili konuşuyorduk. Malum aslen Ağrili olduğum halde şu yaşimda burayi henüz görme firsati bulamamistim. Aral Nehrinin kenarindan kalkip Anadolu'ya gelen bir Türk Ailesinin ferdi olarak, göç ettikleri vakit Anadolu'nun canim topraklarindan Ağri'yi seçen dedelerimin 'otağ' larini gormek bana inanilmaz bir heyecan ve mutluluk...
tamamını oku
HAMDIM, PİŞTİM, OLMADIMPazartesi, 05 Ağustos 2013 10:52
İnsan ‘artık oldum’ demeyecek. Dediği vakit, hep bir şeyler başkalaşıyor, farklılaşıyor, yaşam ayrı seyrinde yeniden başlıyor. Bir zamanlar, küçük bir kız iken yaz mevsiminin gelmesini dört değil on dört gözle beklerdim. Ya babaannemin, ya anneannemin yazlıklarında olmanın hayallerini kurardım. Hakikatenden deniz, güneş, tasasız öğle uykuları, mutlu temmuz sabahları, kahvaltılarıyla yıllar boyu canım yaz mevsimini geçirir olduk. Yazın bitiyor olması ciddi hüzün verirdi. Yazlık arkadaşlarımızla bir sonraki sene görüşmek ve mektuplaşmak üzere anlaşır, ağlayarak birbirimizden ayrılırdık. Sonra büyüdük, üniversiteli olduk....
tamamını oku
SENE BİNDOKUZYÜZKIRKBEŞPazartesi, 29 Temmuz 2013 13:34
Sevgi neydi, emek miydi? Sevgi neydi, güven miydi? Sevgi neydi, koşulsuzluk muydu? Sevgi neydi, bir ömür müydü? Hepsi sorulabilir, hepsi başkaca cevaplanabilir elbette. 2013’ün Temmuz ayı işte belki de ‘Sevgi Neydi?’ sorusunun türlü cevaplarını almış olan babaannem Bedigül ve dedem Mustafa Batmaz’ın 60.evlilik yıldönümlerine kucak açıyor. Vay beee!…diyorsunuz siz de içinizden değil mi? İnanın 60.yıldönümleri olduğunu ben de yakınlarda öğrenmiş bulundum. Ve ‘altmış’ demeyi bir tuhaf buldum. Çünkü yaşam içerisindeki zaman dilimleri hayli şaşırtıcı.. 60 yıl dersiniz, dudaklarınıza sığdıramazsınız oysa sorsan bir çırpıda yaşanmış,...
tamamını oku
GELMİŞ BULUNDUKPazartesi, 22 Temmuz 2013 11:25
“Şiirler yazdım, kitaplar okudum Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum Derinlerde kaldım böyle bir zaman Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.” İşte böyle yazmış ‘Gelmiş Bulundum’ şiirinde, üstad Edip Cansever. Daha önce dokunmadıysanız Edip Cansever şiirlerine, ilk fırsatta deneyimlemenizi tavsiye ederim. O ayrı… Esas ki şiirinde pek çok şeyi söylemiş, yaşam denilen bu düş sahnesini özetlemiş. Özetlemiş de yeryüzünde bizimle birlikte yaşamakta olan altı milyar dünyalının kaçı acaba bu düş sahnesini,...
tamamını oku
KAPUZBAŞIPazartesi, 15 Temmuz 2013 14:52
Milli değerler bayrak, vatan, toprak sevgisinin yanında, üzerinde bulunduğumuz doğaya sevgiyi de gerektirir, gerektirmelidir.  Ancak maaleseftir ki doğamıza ve dolayısıyla milli değerlerimize karşı son derece bilinçsiz ve nankör bir toplum olduğumuz gerçeği her seferinde karşımıza çıkmaktadır. Neden mi böyle diyorum, anlatayım sevgili okuyan..Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde bulunan Aladağlar Milli Parkı ve içindeki Kapuzbaşı Şelaleleri, değil ülkemizin dünyanın sayılı doğal güzellikleri içerisinde yer almaktadır. Şelaleler çıktığı kaynaktan dökülmeleriyle ayrı bir özelliğe de sahiptirler. Bu doğal mirasımıza son zamanlarda...
tamamını oku
BAHTSIZLIĞI SİNEYE ÇEKENLERPazartesi, 08 Temmuz 2013 10:50
Fakirlik, sağlıktan yoksunluk, iflas etmişlik, üst üste gelen kazalar-belalar… Bunların her birini yaşamış insanlara bizler ‘bahstızlık’ ibaresini yapıştırıp orada bırakırız, öyle değil mi? Üstüne bir de uzaktan acır, üzülürüz. Ve hep deriz nedense bu hayatta bazı insanlar daimi bir deneme-sınama tahtası gibiyken, bazıları adeta pamuk döşenmiş yollardan geçerek her istediği varışa ulaşır. Yani biz öyle görüp değerlendiririz. Sorarım şimdi size sahiden deneme- sınama içinde olmak bahtsızlık mıdır? Onlar bizim şu garip dünyamızın bahtsızları mıdır, ne dersiniz?  Yaşama hangi noktada durup bakıyorsanız kapsama alanını...
tamamını oku
KIYMETİNİ BİLSalı, 02 Temmuz 2013 17:46
Hepimiz zaman zaman umutsuzluk, ümitsizlik içinde oluruz.  Bir şarkı, bir şiir yahut bir çocuk bir anda ümitsizliğimizin kuraklığina yağmur olur, sel olur. Şu anda her nerede umutsuz, ümitsiz varsa işte bu paylaşim da benden, Oktay Rıfat'tan armağan olsun onlara, sizlere...   Boğazından lıkır lıkır geçen  Şu suyun kıymetini bil  Nedir ki bu mavilik deme  Pencereden görebildiğin kadar  Göğün kıymetini bil  Kıymetini bil çiçek açmış bademin  Güneşli odanın çamurlu sokağın  Beyazın siyahın yeşilin  Pembenin kıymetini bil  Dirilik öyle bir şey...
tamamını oku
HAK VE KALPPazartesi, 24 Haziran 2013 15:21
Değerli okuyucularımız, bu hafta gelin hep birlikte hak ve kalp kavramlarını ele alalım.                 Hak kanunen ve birey olarak toplumda hür vaziyetimizin devamlılığını sağlayan pek çok şeyin bütünüdür. Kendini ifade hakkı, seyahat hakkı, oy verme hakkı, analık hakkı, eğitim hakkı gibi doğal ve kanuni ayrımları olan pek çok ayrımları mevcuttur. Bu çerçevede hepimiz bu haklarımızı, bir başkasının hakkına zarar vermeme sınırında, sınırsızca ve özgürce kullanabiliriz. Durum esasında bahsettiğim kadar anlaşılabilir olmakla birlikte son günlerde memlekette...
tamamını oku
BABAPazartesi, 24 Haziran 2013 14:23
Alıştık artık. Her iki haftada bir Çiçek Haftası,  Çocuk Haftası, Anneler Günü, Kadınlar Günü ve şimdi de Babalar Günü. Babasına düşkünlükten öte bir düşkünlüğü olan biriyim. Ama bugüne ve bu tür günlere karşıyım. Çoğunluğun kutlamasıymış gibi görünen bugünler, esasında gerçek çoğunluğun öyle kalbini kırıyor onları öyle hüzünlendiriyor ki, bir bilinse… Nedense hayat hep ‘var olan’ üzerine kurulu bir düzen. Oysa varolmayan öyle çok şey var ki, senin, benim bilmediğimiz ve fakat başkalarının hayatını etkileyen. 40 küsür yaşında insanlar biliyorum, bir vakitler yanlarında olan babaları şimdi yanlarında olmayan. Sen...
tamamını oku
AŞK VE EVLİLİKCuma, 07 Haziran 2013 15:46
Evliliğin aşkı öldürüp öldürmediği yıllarca tartışılıp durmuştur. Bunun üzerine ise zaman içerisinde onlarca uygarlığın çok farklı inanışları ve bu inanışların getirdiği atasözleri mevcuttur. Gelin biraz bu toplumlara ve toplumlardaki ‘Evlilik-Aşk’ ikilemesine farklı bir açıdan, atasözleriyle bakalım: “Giydiğin hasır ayakkabıyı aşındıracaksın, seçtiğin kadınla birlikte yaşayacaksın.”(Letonca)Düğünden sonra evlilik ölene kadar sürecektir; şairane bir Malgaş imgesinde olduğu gibi “Tıpkı bir kuşun tüyleri misali onlar kuşu hayatının sonuna dek terk etmez.”Uyumlu bit birliktelik ve karşılıklı anlayış ideal,  atasözlerinin...
tamamını oku
BİR ÇİFT AYAKKABIÇarşamba, 05 Haziran 2013 15:45
Dün peşpeşe 'Uzun Hikâye' ve 'ForestGump' filmlerini izledim. Uzun Hikâye, bu yıl vizyona girmişti. İzleme fırsatını bulamamıştım. ForestGump ise defalarca izleyip de aynı tadı aldığım bir filmdi. Yine aynı lezzeti fazlasıyla almış oldum. Gelelim bu iki filmden niye bahsetme ihtiyacı duyduğuma...Her iki filmde dikkatimi çeken küçük bir ortak nokta vardı. Belki de herkes tarafından dikkat edilmese bile, ayakkabının bir insana ait en karakterli eşyalarından birisi olduğunu anlatmasıydı. Nasıl mı..Küçüklüğümde bayramların en büyük, en özel hediyesi ayakkabılardı benim için...Her nedense küçük bir kızken favorim beyaz yahut...
tamamını oku
TAM ORTASINDAYIZÇarşamba, 05 Haziran 2013 15:44
İnsan, şu üzerinde yaşadığı dünya gibi... Yani ne kadar yürürse yürüsün dönüp dolaşacağı yer, başladığı yer olacak.  Her bitiş, başlangıç. Her başlangıç bir bitiş aslında. Bizler büyürken hayallerimiz, cesaretimiz, herşeyiçok bilmişliğimiz de bize eşlik ediyor. Devam ediyoruz. Yavaş yavaş başladığımız noktaya yaklaştığımız yani büyüdüğümüz vakit cesaretimiz eski gücünü korumuyor. Hayallerimizin artık çizilmiş sınırları oluyor. Sanki daha çok bilmiyoruz. Belki de bilsek bile konuşmuyoruz. Büyüdükçe, başladığımız noktaya yaklaştıkça daha çok dizginleniyoruz. Bunları büyüdükçe, yaş aldıkça çok daha iyi anlıyorum. Sizin...
tamamını oku
ANNE OLMAKCuma, 10 Mayıs 2013 15:22
Anne olmak ile anaçlık çok farklı şey. Bir anlamda kimi kordan, kimi kardan anne.. O yüzden bugün annelerimizin gününü kutlarken, bazen doğuran anneden daha çok emek veren, yüreği doğuran anneninkinden daha çok sevgiyle, aşkla atan kadınları da hatırlamak istedim. Bir kadın doğurmuş bundan yirmi yıl önce yavrusunu. Maddi durumumum demiş, ben bakamam bakarsam ‘sefil olur bu çocuk’demiş velhasıl o yavruyu evlatlık vermiş. Diğer kadın… Biyolojik yolla çocuğu olmamış. Allah kısmet etmemiş. Ben bakamam diyen o ‘anne’den o yavruyu almış bakmış, büyütmüş, yetiştirmiş. Sefillik nedir yavrusuna bildirmemiş. Sefilliğin en büyüğünün...
tamamını oku
BİR DOLUNAY YAZISICuma, 26 Nisan 2013 15:21
Dolunayın hepimize gözünü diktiği şu günler yazdırdı bu yazıyı. Kainat sen nelere kadirsin…. Hayal ettiğin kadar sahip olursun, Yaradan da bahşetmişse sana yeteri kadar hayatı. Düşündüğün kadar aranır bulunursun, sen de biliyorsan hatırayı, hatırlatanları. İzin verdiğin kadar üzülür, izin verdiğin kadar sevinirsin anlıyorsanyaşamayı. Babanı düşününce gelirse aklına  ‘Sana Muhtacım’diyen Zeki Müren’in hüzünlü sesi anlarsın sen de birgün ne demek istediğimi. Sevdiğin yanıbaşında, küçüklüğün çok uzaktaysa keşke dersin onlar da birlikte olsa. Sevinçliyken ağlamanın tadını hangi dostla paylaşabileceğini de öğrenmişsindir....
tamamını oku
Ziyaretçi Yorumları
  • yasemin
    tüm yorumlar
    YENİ GÖREVİNDE BAŞARILAR DİLERİM CİĞERİM KARDEŞİM. İŞTE SENİN GÜZELLİĞİN . İŞTE SENİN ASALETİN. İŞTE SEN. SENİN GİBİ BİR İNSANIN VARLIGINDAN HABERLERİ OLMALI. SENİ TANIMAYANLAR BİLMEYENLER......
  • yasemin
    tüm yorumlar
    HANDE cim hani yazmışsınız ya BİR HASRET BİN ÖZLEM...aynen öle işte. hümanın kokusunu özledim. sizin sayeniz de hayatım da geçirdiğim en güzel günlerimi özledim. hani siz asansördeyken bile...
  • tüm yorumlar
  • MERYEM
    tüm yorumlar
    müzik zevklerimiz bir olduğu için arattığım bir şarkıda çıktınız karşıma severek takip ediyor ve dinliyorum. Baktım herkez bişeyler yazmış bende yazayım dedim sevgiler.
  • Derya Aksu Demirezen
    tüm yorumlar
    Yıllar önce dede ve babaannem ermeni soykırımından kaçarak ağrı ya gelmişler. Babam liseye kadar yaşamını ağrı yığnıtepe köyünde geçirmiş. Bizler hala oraları göremedik.Sizin bu yazınızı okuduktan...
  • lerzan kara
    tüm yorumlar
    tatlım az evvel gezerken rastladım sana yazılarını okudum geçirdiğin rahatsızlık neydi bilemiyorum ama inş. tekrar yaşamazsın sevdiğim adamla evliyim demişsin bunada çoook içten sevindim çook...
  • selim altındiş
    tüm yorumlar
    Sevgili Feride Hande; kişisel sayfanın yeni yüzü çok hoşmuş yazılarını sevrek okumaya devam edecez.sevgiler saygılar...
  • Derya Aksu Demirezen
    tüm yorumlar
    Bahtsızım demek kabul edip önüne çıkan fırsatlar varsa bile değerlendirememek, doğru anda doğru hareketi yapamamak, fırsatı görüp değerlendirememek gibi sayamayacağım kadar çok şeye sebep olan...
  • Derya Aksu Demirezen
    tüm yorumlar
    Merhaba; Yazılarınızı çok severek okuyorum. Beni farklı açılardan düşündürtüp, hayata dair yeni pencereler açıyor. Yüreğinize, elinize sağlık. Yeni siteniz de çok güzel olmuş. Hayırlı olsun! Sevgi...
  • meral özkan
    tüm yorumlar
    Güzel kızım, Erdemin, derinliğin, güçlü kişiliğin ve yaşının çok üzerindeki olgunluğun, yazılarına o kadar güzel yansımış ki... Geçmişe dair gönül gezdirdiğim bir ruh hali içinde, başta annen...
  • tüm yorumlar
  • tüm yorumlar