Geçtiğimiz günlerde 91.yilıni kutladığımız Büyük Taarruz'un yıldönümüydü. Sonunda kesin bir Türk Zaferi ile sonuçlanan, Kurtuluş Savaşı sonlandırılan ve Mudanya Antlaşması yapılan BüyükTaarruz Yunan Komutası'nı büyük bir yenilgiye uğratmıştır. Bu kutlu zaferi ve Büyük Önder M.Kemâl Atatürk'ü Yunan Komutan Trikopis'in Hıfzı Topuz'a ankattıklarından dinleyelim ve bu zaferi yeniden gururla yâd edelim:
"Muhtemel taarruzları önlemek için cepheyi yıkılmayacak bir şekilde tahkim etmiştik. Ve bu cephenin çökmesine ihtimal vermiyorduk. Nihayet 26 Ağustos 1922 sabahı, Türklerin beklenmedik taarruzu ile karşılaştık. Bu taarruz bizim için muazzam bir darbe oldu. Haci Anesti bütün kollara bizzat komuta etmek istiyordu. En büyük korkumuz da İzmir'le bağlantının kesilmesiydi. Bizim için en tehlikeli vaziyet bu idi. Ben İzmir'e telgraf çekerek takviye istedim ve aksi halde mağlûp olacağımızı bildirmiştim, istediğim bu takviyeyi göndermediler. Halbuki karşımızda Mustafa Kemal
vardı. Neye uğradığımızı anlayamadık. Cephe çökmüş ve ordu mağlûp olmuştu...
Birliklerimiz perişan olmuştu. Birinci Dünya Savaşı'nın başından beri durmadan savaşan asker yorgundu. Kimsede savaşı sürdürme isteği kalmamıştı. Ordunun morali bozuktu. Halk savaştan bıkmıştı. Askeri, inanmadığı bir amaçla savaşa sürüklemek çok çetin bir iştir. Her yanımız çevrilmişti. Durumun kötüye gittiğini gören yaverim bir ara yanıma gelerek,'Generalim,' dedi, “kılıçlarımızı yok edelim!”
"Kılıcımı kendisine verdim. Aldı ve kırıp parçaladı.
"Bu sırada atım da vurulmuştu. Başka bir ata binerek çemberi yarıp kaçmayı denedim. Olmadı; yakalandım. Beni yakalayanlar kim olduğumu anlamakta güçlük çekmediler. Üzerimde bir revolver vardı, bunu aldılar. Bindiğim atın eyerine bağlı bir kılıç sarkıyordu. Bunu da benim kılıcım sanıp aldılar.
Beni önce Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye götürdüler. Kendisiyle fazla bir şey konuşmadık, İnönü beni yanına alarak Başkomutanlığa götürdü. Atatürk beni mert bir askere yakışır bir biçimde kabul etti. Yunan Orduları Başkomutanlığına atandığımı da orada öğrendim. Üzüntülü ve heyecan içindeydim.
İnönü beni Atatürk'e tanıttı. Gazi'nin bana söylediği sözleri hiç unutamayacağım:
"'Üzülmeyin generalim,' dedi. 'Siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte yenilmek de vardır. Napolyon da savaş kaybetmiş, tutsak olmuştu. Size karşı büyük bir saygı besliyoruz. Burada kendinizi tutsak durumda saymamanızı rica ederim. Konuğumuzsunuz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.'
"Atatürk'ün bu ince ve nazik davranışı karşısında rahatladım. Moralim düzeldi. Bu büyük Komutana karşı içimde bir hayranlık duymaya başladım." diye anlatmış ve hayranlığını dile getirmiştir.
Zaferimiz kutlu olsun!