Anne olmak ile anaçlık çok farklı şey. Bir anlamda kimi kordan, kimi kardan anne.. O yüzden bugün annelerimizin gününü kutlarken, bazen doğuran anneden daha çok emek veren, yüreği doğuran anneninkinden daha çok sevgiyle, aşkla atan kadınları da hatırlamak istedim.
Bir kadın doğurmuş bundan yirmi yıl önce yavrusunu. Maddi durumumum demiş, ben bakamam bakarsam ‘sefil olur bu çocuk’demiş velhasıl o yavruyu evlatlık vermiş. Diğer kadın… Biyolojik yolla çocuğu olmamış. Allah kısmet etmemiş. Ben bakamam diyen o ‘anne’den o yavruyu almış bakmış, büyütmüş, yetiştirmiş. Sefillik nedir yavrusuna bildirmemiş. Sefilliğin en büyüğünün anasız büyümek olduğunu biliyormuş çünkü. En büyük zenginliği, sevgiyi, yaşatmış o yavruya. Şimdi sen söyle bana anne olmak ne demek? Doğurmak mı?Oysa kardan anne doğurmuş, kordan ana büyütmüş o çocuğu.
Ve bir diğer tarafta başka bir kadın, başka bir anne. Çocuklarıyla yabancı diyarlarda akla, hayale gelmeyen eziyetler görüş. Bildiğin işkence çekmiş, hem çocukları hem kendi…Bırakmamış onları. Almış getirmiş kendi vatanına. Araya uluslararası hukukun kuralları, İnterpol aramaları girmiş. Eziyetçi, işkenceci baba çocukları istiyormuş. O ana çaresiz kalmış .Bildiğin çaresiz…Kendi ve iki yavrusunun hayatından vazgeçmiş. Geride türlü işkencelerle kalmasını istemediği çocuklarını da almış yanına, terk-i diyar etmiş. Sen söyle şimdi anne olmak nedir? Nasıl tanımlanır.
Hayat öğretilen kelimelerin etrafında dönmüyor. Bunu bilelim. Anneliğin kutsallığına diyecek, söyleyecek söz yok. Ama bir o kadar da doğurmadığını büyüten, çilesini çilesine katan kadınlar, analar da var. Onlara da ayrıca analık hakkını vermek gerek diye düşüyorum.
Bu vesileyle kordan anne olan annemin, kayınvalidemin, kız kardeşimin ve tüm ‘anaların’ anneler gününü de kutluyorum.
Yaradanın bu kora her kadını düşürmesi dileğiyle,
Feride Hande Gemici