İnsan, şu üzerinde yaşadığı dünya gibi... Yani ne kadar yürürse yürüsün dönüp dolaşacağı yer, başladığı yer olacak. Her bitiş, başlangıç. Her başlangıç bir bitiş aslında. Bizler büyürken hayallerimiz, cesaretimiz, herşeyiçok bilmişliğimiz de bize eşlik ediyor. Devam ediyoruz. Yavaş yavaş başladığımız noktaya yaklaştığımız yani büyüdüğümüz vakit cesaretimiz eski gücünü korumuyor. Hayallerimizin artık çizilmiş sınırları oluyor. Sanki daha çok bilmiyoruz. Belki de bilsek bile konuşmuyoruz. Büyüdükçe, başladığımız noktaya yaklaştıkça daha çok dizginleniyoruz.
Bunları büyüdükçe, yaş aldıkça çok daha iyi anlıyorum. Sizin gibi...
Hepimiz çocukluğumuzu özleriz. Öyle değil mi ki çocukluk bizim anavatanımız...Küçüklüğümde dünyanın büyüklüğünü düşünürdüm. Kendi yarattığım, çok şey demek olan dünya... O dünyada yollar sanki birbirine kavuşmaz gibi gelirdi. Zaman geçmez olurdu. Ve sahip olduğun herşey ilelebet seninle kalırdı. Dünyam öyle büyüktü ki..Oysa şimdi, biliyorum her yol birbirine bağlanır. Zaman dediğinin ise adı var kendi yok, tabiri caizze...
Ancak o ki benim çocukluğumdan bu yana inanmaktan hâlâ vazgmediğim tek şey 'sevgi', 'sevmek' . Herşey değişti. Bir o, 'sevmek' değişmedi. İnsan sevmeli. Sevmeye lâyık gördüğü herşeyi sevmeli. Zaten başlangıç noktasına yeniden vardığımızda bizi karşılayacak yegâne şey sevgi.
Hani diyor ya şair:
"...böyle bir sevmek, görülmemiştir." İşte o tarz.
Feride Hande Gemici