Sonbahar mevsimi hayat gibidir. Bir hevesle, yalancı güneşin kollarına atılır, sokaklara dökülüverirsin. Önce güneşin seni istediğin kadar ısıtmadığını hissedersin. Hain sonbahar güneşi yoksa bana ihanet mi ediyorsun dersin? Sonra bir bakmışsın güneşin de dinlenmeye, azıcık kabuğuna çekilmeye ihtiyacı olduğunu görürsün. Hayatın renklerini güneşin az biraz yokluğunda daha gerçek görüveririsin. İşte bu seni mutlu eder. Çünkü hiçbir şey güneşin ışıl ışıl varlığında sahtece parlamaz. Kendi öz rengiyle hayat sana gülümsüyordur oysa...O yüzden sonbahara son-bahar demek haksızlıktır. O başlı başına bahardır, tek başına. Kendi toprak tonlarıyla dimdik duran bir kiraz ağacının dalında açan mucizevi bir çiçektir.
Biliyorum ülkenin iç yakan vaziyetlerinin, kendi iç hallerimizin sıkıntılı dalgalanmalarında mutluluk tablosu çizmek hakikaten zor ve belki de anlamsız. Ama ne yapalım ki Yaradan'ın bizlere bahşettiği sürece hayatı her tonuyla; kışı, baharı, yazı; tozu, dumanı, sıcağı ile yaşamaya devam ediyoruz. Devam edeceğiz. Bilmemiz gereken ise elbet ve muhakkak bir gün herşeyin geçeceğinin ve hayatın kalacağının farkına varmamız.
Son olarak gelin Bülent Ortaçgil'in şarkısının sözlerine kulak verelim:
"Herşey olur, herşey büyür. Herşey...Herşey geçer, hayat kalır."
Sevgiyle,
Feride Hande Gemici