Varolmanın dayanılmaz hafifliğinin yanında varolmanın dayanılabilir ağırlığını da tattırır yaşam bize. Bu yüzden başarılar ve yenilgiler geçicidir. Bu yüzden bunlara çok takılmamak, çok sevinip çok üzülmemek gerekir. Aslolan varolmanın ta kendisidir. Mucizeleri beklerken Yaradan'ın bize bahşettiği yaşamın, mucizenin tek tanımı olduğunu anlamak gerekir. Mutluluk da bu yüzden tek bir an değil, yaşam serüvenimizin kendisidir. İnsan nedense, hep kaybettiği vakit anlar birçok şeyi: Ve onların önemini. Bu yüzden şimdi anlıyorum pek değer vermediğim, belki dikkat etmediğim birçok şeyin değerini...Adeta anbean soluyarak yaşıyorum hayatı. Ün, para, varlık, sağlık, nüfus ve benzeri birçok şeyin verildiği hızla bir anda elimizden alınanileceğini biliyorum. Bunun anormal ve beklenmedik bir durum olmadığını da öğreniyorum. Çünkü..söyledim aslolan varolmanın ta kendisi. Doğanın eşsiz dengesinde mevsimlerin geçişlerine şahit olabilmek. Bir çocuğun büyümesini seyredebilmek. Ağzının tadıyla bir lokma ekmeği yiyebilmek. Sevdiğine sıkıca sarılıp uyuabilmek. Gelecek sevgiliyi umutla bekleyebilmek. Yani çok basit olanı -esasında basit olmasa da- en büyük mutlulukla yaşabilmek. Bu yüzden bilen değil büyük bir savaşı yaşayan, deneyimleyen biri olarak tavsiye ediyorum: Varlığını büyük bir armağan ile sana veren Yaradan'a şükret. Koşulsuzca Sev. Ve karanlığa, esirin olmasını beklediği şeylerin nasıl efendisi olacağını göster.
Sağlık ve neşe dolu bir bayram dileğiyle.