Nazım Hikmet sorar Abidin Dino’ya:
“Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin ?”
Peki ya bizler...Nasıl çiziyoruz mutluluğun resmini ya da acaba çizebileceğimiz bir mutluluk resmi var mı? Diyor ya bir şarkıda ”..Bugün benim doğum günüm hem sarhoşum hem yastayım bir bar taburesi üstünde babamın öldüğü yaştayım...” işte o fasıl... 20 lerin sonlarına kadar keyiflidir doğum günleri ama bu keyif hala mutluluğu arayan 20 likler için bir anlam ifade etmez. Yılların yalnızca " tik tak, tik tak" geçtiğini hissettiğiniz 30'lar ise bununla da mutlu olabilirim dediğiniz 40'lı yaşları bekler. Bir diğer açıdan bir üst kimlik vazifesi de görür Mutluluk...Ve ben diyorum ki bu üst kimliği keyiflendirenler kadar keyfimizi kaçıran şeyler de oluşturur. Tersten gidelim...Bizi anlık keyiflendiren şeylerin her zaman mutluluğun kapısını açmadığını, bizi huzursuz eden kimi şeylerin ise zaman zaman Mutluluğun yoluna serilmiş çakıl taşları olduğunu düşünürüm. Benim resmimde ise “MUTLULUK” pembe gözlüklerle ifade edilebilir. Ancak emin olun o Pembe gözlüklerle hayata bakmaya çalışmak, siyah çerçeveler ardından bakmaktan çok daha zordur. Tuvalimde resmettiğim pembe gözlüğü takan öyle bir kahramandır ki, sadece bu gözlükleri takması MUTLULUĞUN kapısını öyle çabucak açmaz. Onun için hayat; büyük ciddiyetle, disiplinle yaşamayı, bir o kadar akılcı bir sihirle yönetmeyi ve değerlendirmeyi gerektirir.Mutluluk için çoğu zaman dibe vurmayı göze alıp, bir o kadar yüksek bir sıçrayışla zirveye ulaşmayı öğrenmek de gerekir. O pembe gözlüklü “Mutluluk” kahramanım birine ve hatta birilerine ümit olur. Siyah çerçeveli gözlüğü ile dünyayı seyre dalana polarize edilmiş umutlar saçar.
...Velhasıl çoğumuzun keyif ve mutluluk arasındaki ince bir çizgide takılıp kaldığımızı düşünüyorum. Güzel bir şiiri hatibinden dinlemek, yoğun çalışma saatlerine bir kahve ile mola vermek, tatlı krizini koca bir kalıp çikolatayla sona erdirmek, içimizi coşturacak bir GÜNAYDIN mesajı almak....ve daha nice bizi keyiflendiren şeyi sıralayabilirim kolayca.Peki ama bunları yaparken, istediklerimize sahip olurken, KEYİFLENİRKEN bir diğer taraftan her zaman mutlu hissedebiliyor muyuz kendimizi ? Bazen hep bir şey eksikMİŞ gibi kalmıyor mu boylu boyunca? Evet, mertçe söyleyeceğim ki kimi zaman “MİŞ”li kısmı dolu dolu hissediyorum ben de... Ama sonra ben bu keyfi mutsuzluğa çevirmeyi büyük bir hünerle becerirken, sen o filmde kahkahalara boğulurken, öteki sağlıklı beslenme ile uğraşırken, beriki aşkını ilan ederken dünyanın herhangi bir yerinde ve hatta dibimizde 7'den 70'e insanların katledildiğini düşünüyor ve sahip olduğum her şeyin, her keyfin ötesinde Yüce Tanrı tarafından bahşedilmiş şeylerin ben ve benim gibi bir çok insan için Mutluluğun/Mutsuzluğun ötesinde bir şey olduğuna karar veriyorum...
Peki ya siz ?
Şimdi nasıl çizersiniz Mutluluğunuzun Resmini ?
Sevgiyle,