Siyah Kuğuların fiziksel yapılarına olan farklı hayranlık ve yakınlığım ile enfes bir aktris olan Natalie Portman’ın varlığı bir araya gelince “Black Swan”( Siyah Kuğu ) filmini izlemek elbette kaçınılmazdı. Filmde kısaca, Kuğu Balesi’nde hırslı, vahşi ve bir anlamda kötü Siyah Kuğu ile asil, naif ve iyiliği temsilen Beyaz Kuğuyu aynı anda canlandıracak Ana Kraliçe balerinin seçilmesi gerekir. Devamında başrol oyuncumuz Naif balerinin “Ana Kraliçe” olabilmek için iç dünyasındaki “BAŞKALAŞMA “ yı, bir diğer ifade ile ruhunun Siyah Kuğu’sunu keşfetmesini ve sonrasında bu Siyah Kuğu halinin en çok ve hatta belki de yalnızca kendisine zarar verdiğini izleriz. Film sonrasında belki de yeni keşfettiğim ve sorguladığım bir dengeyi düşünmeye başlıyorum ben de…
Bu, ruhumuzu yansıtan İYİLİK ve KÖTÜLÜĞÜN dengesi… Sakın KÖTÜ, KÖTÜLÜK gibi kavramlardan kaçmaya, İYİ ve İYİLİĞE ait diğer her şeyi ise sahiplenmeye çalışmayın… Yüzleşme vaktinin geldiğini söylüyorum bakın ben J Yaradılış gereği kimimizin heterojen kimimizin homojen kıvamda bu dengeye sahip olduğunu kabul etmek hiçbirimiz için yanlış olmasa gerek. Yaşamda yalnızca otobanların değil, ara yolların da var olduğunu ve bu dar alanlarda yol alabilmek için çoğu zaman “SAVAŞMAK” adına kötülüğü en çok da kendimize yaptığımızın farkına varabiliyor muyuz acaba? Hırslarımız, kıskançlıklarımız, ”hain planlarımız”…Cellâdı ile yaşayan bir idam mahkûmuna döndürmüyor mu zaman zaman bizi? Bizatihi benimde yetiştiğim steril dünyadan çıkmaya başladığımdan bu yana bu savaşı ben de kendi kendime verdiğimi söylemeliyim. İlla ki bu herhangi birine, çevremize bilinçli bir şekilde kötülük etmek ve yahut kötü düşünmek anlamına gelmiyor elbette. Bununla daha çok istediğimiz şeyi elde etme ve ona sahip olma arzularımız, başarıya ulaşmada gerekli ancak kimi zaman dengeyi aşan hırslarımız, nefsimizi zorlayacak isteklerimiz ile Siyah Kuğulaşmaya yaklaştığımız ve hatta bazen tam bir Siyah Kuğuya dönüştüğümüz anları ifade etmek istiyorum. Ve işte bekli de bizler kılıçları kuşanarak karşı karşıya geldiğimiz Siyah Kuğu ile savaşmak ve ona ait KÖTÜLÜKLERİ kökten yok etmek yerine bunların da var olduğunu büyük bir olgunlukla kabul edip hazmetmeli, bir diğer tarafımız; “Beyaz Kuğu”muzu usulca keşfetmeye çalışmalıyız diye düşünüyorum… Bir de VİCDAN var ki, her şeyden öte belki de ruhumuzda barınması gereken en önemli şey… Vicdanının sesini dinleyip, vicdanına mağlup olmayı göze alabilenlerin Melek olamasalar bile Beyaz Kuğular kadar asil ve naif yaşamlara yaklaşacağını biliyorum...Ve işte Siyah Kuğu’nun silüetini ne kadar çok sevsem de çoğunlukla Beyazlar içinde görünmeyi tercih edenlerden olmayı diliyorum ben de !
Sevgiyle,
F.Hande BATMAZ