'Acı' üzerine kaleme alınan bir yazıdan sonra Matem başlığını görünce öyle hemen yüzünüzü asmayın derim. Yahut tamam asın yüzünüzü, ama bu yazıyı okuduktan sonra lütfen...Beğendiğim oyunculardan Nicole Kidman'ın başrolünde olduğu filmin konusunu okuyorum bir dergide. Filmin, ustaca anlatılan 'Matem' üzerine olması haricen ilgimi çekiyor. Evlatlarını kaybeden ebeveynlerin 'Matem' süreçleri aktarılmak isteniyor. Anne, yavrusunun eşyaları, fotoğrafları kısacası ona ait anılarıyla; baba ise evladının ölümüne sebep olan genç kişinin iç dünyasını anlamaya çalışarak 'Matem' sürecini geçiriyor ve bizleri bu noktalara ortak ediyor. Filme ilişkin bu açıklamaları okurken düşünüyorum, toplum olarak unuttuğumuz şeylerden birinin de 'Matem' olduğunu. Kimi inançlara göre dinin gereği, kimi inançlara göre ise katiyen kabul görmeyen bir durum. Topluma ulaşan din odaklı algının ötesinde, birey olarak benim algım ise tamamen farklı. Benim için matem bireyin önce kendine, sonra 'matem' içinde bulunduğu durum her ne ise ona saygısı ve gizli bir direnişi aslında. Bu sebeple 'Matemde' olmayı yalnızca ölüler arkasından takınılan bir tavır olarak düşünmemek gerek.
Bu, insanlığa yakışmayan her vaziyet için geçirilmesi gereken bir zaman bence. Sessiz çığlık adeta. Matem ile geçirdiğin süreçte iyi düşünecek, yürekten hissedecek, derinden acıyacaksın belki de...Ama bu saygıyı önce kendine ve sonra matem içinde bulunduğun kişiye, olaya bahşedeceksin. Bunu geçireceksin ki benim, senin, onun algısı toplumun hassas algısı haline gelsin ve yaşadığın topraklarda 'ters gidenler' düzelsin, düzeltilmeye çalışılsın... Yaşadığımız toplum bir zamanlar işte böyleydi, böyleymiş. Yeryüzünün, insanoğlunun acıları, toplum huzurunu bozan vaziyetleri önce 'Matem'i yaşatır, sonra haklı tepkileri doğururmuş. Onlarca ölüm, masum insanların kanlarının olduğu şu zavallı yeryüzü... Gel görelim ki insanlığa sığmayan kötü vaziyetlerin ve insana ait hangi acı varsa matemleri tutulmuyor artık. Doğanın kendi kanunu yok sayılıyor. Ve matemini tutmadığımız şeye tepki koymuyor, karşı gelemiyoruz . Böyle olduğumuz için de gittikçe hissizleşen faniler dünyasını bizzat kendimiz yaratıyoruz.
Ben, şu fani ve aciz kul ise ayağını bastığı bu güzel Anadolu topraklarında; kadın cinayetleri, küçük kızların zorla evlendirilmeleri, geleneklerin birer birer unutulması, her güne en az bir şehidinin düşmesi, sosyal adaletsizlik, terazisi eğri adalet, geçim sıkıntıları ve peşi sıra eklediğinizi hissettiğim tüm vaziyetlerin matemini tutmakta...
Ve yine de bu toprakların üzerinden bir Ağustos güneşinin sıcacık, apaydınlık ışığının eksik olmamasına dua etmekte...
Hüma Kuşunun Gölgesi Üzerinize Olsun Efendim...
Feride Hande BATMAZ