Ben yirmi sekizinde, sen on sekizinde, öteki kırk sekizinde olabiliriz. Ama bu her bir sekizin yahut ‘kat’larının bünyemize, ruhumuza kattığı belki de katamadan çekip aldığı öyle çok şey var ki; ben bana ait olanı paylaşmadan duramadım. Sonra sıra sizde, söyleyeyim! Benim anlatacağım şimdilik yirmi sekizimden öğrendiklerim; pek daha doğrusu onun bana öğrettikleri. Şu canım romantik sonbaharı yaşarken gelin önceliği Aşk’a verelim. Yirmi sekiz bana, aşkın karşılıklı yaşandığı vakit Aşk olacağının ötesinin yalnızca bir ‘hikâye’ den ibaret olduğunu öğretti. Karşılıksız sevginin, ömür boyu sırtında taşıyacağın ağır bir yük misali ‘seni’ kamburlaştıracağını da pek tabi...
Beraberinde fani dünyaya ait hiçbir şeyin sonsuz olamayacağını; “Sonludur Sonlu Olan” ı sindirebilmeyi öğretti. ‘Büyümenin’ neyi istediğimden çok artık neyi istemediğim olduğunu; yapabileceklerimi isterken, istediklerimi de yapabileceğimi öğretti. Birinin yahut bir şeyin varoluşunun ancak ‘sen’ anlam yüklediğinde olabildiğini; öyle her bir şeye, her ‘kimseye’ de anlam yüklenmemesi gerektiğini öğretti. Başlamak kadar başladığın yoldaki kararlılığın, istikrarın ve iradenin önemini; başlangıçlardan çok devam edebilmenin daha büyük bir meziyet olduğunu öğretti. Hiç kimsenin bir başkasına ilham kaynağı yahut ‘sebep’ olmadığını; insanın tek sebep ve ilhamının ‘kendi iç aydınlığı’ olduğunu öğretti. Niteliklerini altın bir tepsi yerine, gümüş bir tepside sunmaman gerektiğini öğretti. Samimiyetsizliğin ‘ileri samimiyetten’ doğacağını öğretti. Her ‘Büyük’ insandan büyük üsluplar beklenmeyeceğini, küçük dünyalarında yerimin dar geleceğini öğretti. Kötülüğü affetmek kadar ‘unutabilmenin’ de yüce bir erdem olduğunu öğretti. Ve belki nice öğretinin hiçbir samimi duygunun gerçekliğinin yerini alamayacağını öğretti.
Son şey; şu canım dünyada en son şaşacağımın “Aaa, hayatım şaşılacak şey!” diye öğretilenler olduğunu öğretti.
Feride Hande BATMAZ