Kuaförüm soruyor:
- Ablacığım, Eurovision şarkımızı dinledin mi?
- Henüz dinleyemedim, nasıl?
- Ablacığım yine sonuncu olacağız galiba!
Ulusal bir ritüel olarak bu konuşma ve türevlerinin birçoğumuzca yapıldığını biliyorum. Günümüzü ve geleceğimizi ilgilendiren nice konuda gösterilmeyen ciddiyetin Eurovision Şarkı Yarışması ve benzeri hadiselere verilmesi garip gelmiyor esasında. Maalesef biliyoruz ki şu güzel topraklar üzerinde yaşayan canım insanımız, yaşamın yaşamsal gerçeklerinden nedense hep kaçmaya çalışmıştır. Yorganın yünü yerine ipinin derdine düşme gibi bir özelliği vardır. Bu nedenle hiçbir sanatsal ve kültürel yaklaşımı olmayan bir garip yarışma için günlerce, aylarca kafa yorabilmektedir. Bizi bizden pek daha iyi tanıyan mental Avrupalı ise "Aaa bak kuş uçuyor!" güzellemeleri ile ruhani doğu insanının dikkatini bu yüzden pek kolay dağıtabilmektedir.
Oysa...Yıllardır Avrupa Birliği kapısında, bacasında gösterdiğimiz yahut gösteremediğimiz hünerlerimiz şu canım toprağın insanınca hesaba hiç dahil edilmemiştir. Bir şarkı yarışmasında unutulmayan sonunculuk, bir Avrupa finalinde kazanılamayan kupanın ölünceye kadar yer ettiği zihinlerde, bir ay öncesinin ülke meselesinin yerine adeta mühür vurulmuştur.
Duygusalız...Hassasız. Belki yeryüzünde hiçbir milletin olmadığı kadar hem de. Ancak cehenneme giden yolların iyi niyet taşları ile döşenmiş olduğunu zaman zaman hatırlamamız gerekiyor. Öncelikle bütünü oluşturan parçaların sağlamlaştığı vakit, içine konulacak her bir ayrıntının kendiliğinden yerini bulacağını bilmemiz gerekiyor. Bu yüzden önce kendine değer veren bireyler olarak ülkenin ve geleceğimizin birincil menfaatleri için kafa yormalı ve eyleme geçmeliyiz. Sonrasında irili ufaklı her bir başarının kendiliğinden geleceğini şüphesiz göreceğiz.
Ve belki o vakit Eurovision Şarkı Yarışması'nda kaçıncı olacağımızın bizden önce sınır ötesindeki canım dünyalıların tasası olduğuna şahitlik edebiliriz.
Sevgiyle,
Feride Hande BATMAZ