Malumunuz son zamanlarda kadının kürtaj olabilme durumu pek bir tartışmalı. Tartışmanın temelinde ise temel bir hak olmadığını düşündüğüm 'Yok Etme' hakkının yanlış ele alınması yatmakta. Hiçbir canlının, türünü zorla devamını sağlama zorunluluğu yoktur elbette. Temel sorun türünün devamına ilişkin gerçek bir irade ortaya koymayan yahut koyamayan insan türünün bu irade sonucu rahmine düşen bir kalp sesinden vazgeçme isteğidir. Belki de izni olsaydı yaşam hakkını isteyecek bir varlığın, ilerideki sesine aldırış etmemektir tuhaf olan. Bununla birlikte kimi zorunlu durumlarda, ahlaki boyutları olan yahut adli vakalarda kürtaj eylemi içerisine bu tip hassas duyguları yerleştirmek yersiz olacaktır. Bu anlamda bahsi geçen durumlarda bir başka canlının gelecekteki nefesine kavuşmasından evvel, yaşamak Yaradan tarafından kendisine bahşedilmiş kadının-insanın varlığını, ruh ve beden bütünlüğü içinde sağlıkla sürdürebilmesini unutmamak gereklidir. Bu yüzden aklın ve vicdanın bir olduğu tüm kararlar 'Kürtaj' olarak tanımladığımız hadisenin gerekliliğini ve geçerliliğini kişinin kendi dünyası içinde mubah kılacaktır. Ve bu husus dünyanın birçok medeni toplumunda olan şekilde yasal sınırlar çerçevesinde işlerliğine kavuşacaktır.
Gelelim bu durumun kamusal boyutta getirildiği duruma. İşte burada kürtaj eylemine karşı olduğunu açıkça belirten ben deniz tarafından bile şaşırtıcı ve bir o kadar üzücü olan pek çok tarafı mevcut. Toplumların ahlaki sorgulamasını hala kadının vücut bütünlüğü üzerinden yapan ve varsa bir ahlaki bozukluk bunu kadının kendi iradesinden evvel devlet otoritesinin işi olduğunu düşünen zihniyet yanlıştır canım okuyan. Devlet, zorunlulukları yasaklara dönüştürmekle mükellef değildir. Devlet kimi zorunlulukları en az yaralayıcı, bireyi en az küçültücü şekilde tutacak çözümlemeleri getirmek durumundadır. Devlet toplum ahlakına yahut toplumu ilgilendiren bir başka hususa ilişkin durumu, kamu vicdanını rahatlatarak bireylere bahşettiği özgürlükle aydınlığa kavuşturmalıdır. Bu yüzden büyüklerimiz, öncelikle kadının belki de yalnızca 'kadın' olmasıyla hak ettiği değere ve bireysel inanç özgürlüğüne yapılmakta olan kürtajı bertaraf etmelidir.
F. Hande BATMAZ GEMİCİ